Tuesday, March 28, 2006


Stres tipiniz hangisi?

Stres, modern çağın hastalığı. Her zaman, her yerde hayatımızın içinde sağlığımızı tehdit etmeye devam ediyor. Çağın bu hastalığıyla başetmenin yolları ise aslında oldukça basit. Bunun için öncelikle stresin belirtilerini tanımanız gerekiyor. Aşağıda sizi en iyi ifade eden cümleyi işaretleyin, stres tipinizi ve çözüm yollarını öğrenin.
(1) Her zaman büyük hedefleriniz mi var?
(2) Her zaman, olabileceklerin en kötüsünü mü düşünüyorsunuz?
(3) İşlerinizi daima son dakikaya mı bırakıyorsunuz?
(4) Yardım isteğini hiçbir zaman geri çeviremiyor musunuz?
(5) Ani tepkiler mi veriyorsunuz?
(6) Kendinize hiçbir konuda güvenemiyor musunuz?
****************************************
(1 ) Mükemmelliyetçi
Sizin parolanız; 'İyi, hiçbir zaman yeterli değildir!' Siz her alanda yüksek performans sergilemek istiyorsunuz. Tabii bu hırsınız nedeniyle de ister istemez kendinizi baskı altına alıyorsunuz. Bunun altında yatan neden ise çevrenizden sürekli iltifat alma isteğiniz!
Çözüm: Yüzde 100 başarının gerçekten gerekli olup olmadığını kendinize sorun. Ayrıca başarılarınız karşısında kendinizi bir buket çiçek ya da uzun zamandır almak istediğiniz bir kozmetik ürünle ödüllendirin.
Anti - Stres önerisi: Sakinleşmek için Akuspressur'dan yararlanabilirsiniz. 'Olağanüstü sakinlik', dizinizin altında yer alıyor! Stresle başedemediğinizde işaret parmaklarınızla bu noktaya yaklaşık 20 saniye boyunca baskı yapın. Akupressur, sizi sakinleştirecek!

(2) Kötümserler
Siz bardağın yarısını dolu değil, boş görüyorsunuz. Dolayısıyla küçük problemleri gözünüzde büyütüyor, adeta bir felaket olarak algılıyorsunuz. Bunun nedeni, sürekli pesimist bakış açınız nedeniyle kötülükleri kendinizden uzaklaştırma isteğiniz.
Çözüm: Problemlerin kabusa dönüşmesinin, gözardı edilebilecek kadar çok düşük bir ihtimal olduğunu sık sık kendinize tekrarlayın. Ve olabilecek sorunlara değil, gerçekleşmiş olanlara odaklanın.
Anti - Stres önerisi: Hayatı o kadar da ciddiye almayın, Örneğin; neşeli bir film sakinleşmenize yardımcı olabilir. Stresten kurtulmanız için size ayrıca küçük bir meditasyon önerimiz var. Bunun için rahat bir yere oturduktan sonra düzenli olarak derin derin nefes alın ve verin. Bu sırada istediğiniz bir sayıya ya da kelimeye konsantre olun.

(3) Kararsızlar
'En iyi performansı, baskı altında çalışırken sağlıyorum' Yapılması gereken işleri son ana bırakmak için kendinize hep bu bahaneyi yaratıyorsunuz, değil mi? Aynı şey, herhangi bir konuda karar vermeniz gerektiği durumlar için de geçerli tabii. Çünkü bir şeyleri yanlış ya da hatalı yapmaktan çok korkuyorsunuz.
Çözüm: İşlerinizi, basit görünecek şekilde bölümlere ayırın. Eğer projeyi bütün olarak incelerseniz paniğe kapılabilirsiniz. Ayrıca hızlı karar vermeyi ve hatalarınız karşısında durabilmeyi de bir an önce öğrenmenizde yarar var.
Anti - Stres önerisi: Enerjinizi hedef noktasına yönlendirebilmeniz için 'Canlandırma' yönteminden yararlanın. Örneğin; işlerinizi bitirdiğinizde kendinizi ne kadar iyi hissedeceğinizi zihninizde canlandırın. Özgüveninizi kazanmanız için de size mini bir mantra öneriyoruz: 'Ben bunu kolaylıkla başarabilirim' Bu kelimeyi gün içinde sık sık tekrariadığınızda özgüveninizi kısa sürede kazanacaksınız.

(4) 'Evet' diyenler ( ben bu guruptayim)
Siz, adeta iyilik meleğisiniz, Çevrenizdekiler S. O, S verdiklerinde hiçbir zaman 'hayır' diyemiyorsunuz. Bunun altında yatan neden ise kendinizi sadece yararlı bir şeyler yaptığınızda önemseneceğinizi düşünüyor olmanız.
Çözüm: Artık önemli olmadığını düşündüğünüz yardım isteklerini reddetmeye başlayın. Ayrıca sadece başkalarına değil, kendinize de zaman ayırın.
Anti - Stres önerisi: Müzik dinleyin, okuyun, yürüyüş yapın veya dans edin. Bu sırada sizi hiç kimsenin rahatsız etmesine izin vermeyip. Günün sadece 1 saatini bile kendinize ayırdığınızda huzuru bulacaksınız.

(5) Öfke mahkumları
Kontrol mekanizmasını kullanmak size göre değil. Sizinle kimse uğraşmasa bile sık sık kendinizle yüzleşme ihtiyacı hissediyorsunuz. Bunun altında yatan neden ise başarısız olma korkunuz. Dolayısıyla hafif bir güçsüzlük belirtisinde yenilgiye uğrayacağınızı düşünüyorsunuz.
Çözüm: Rahatlayın! Kendinizi daima haklı görme isteğinden vazgeçin artık.
Anti - Stres önerisi: Kendinize stres topu alın. Bu top sayesinde tüm kızgınlığınız kendiliğinden geçecek. Veya sık sık havaya yumruk atmaya ne dersiniz? Bu yumruklar sayesinde öfkenizi boşaltıp, gevşeyeceğinizden hiç kuşkumuz yok!

(6) Dikkatli olanlar
'Bunu nasıl olsa başaramam!' Bu cümle duygularınıza adeta tercüman oluyor, değil mi? Pozitif bir şeyler düşündüğünüzde (çok nadir de olsa!), negatif bir noktasını bulmakta gecikmiyorsunuz. Çünkü kendinizi gereğinden fazla eleştiriyor, planlarınızın boşa çıkacağını düşünüyorsunuz.
Çözüm: Hataların, dünyanın sonu olmadığını farkedin artık. Ayrıca, size yöneltilen iltifatları; 'eğer' veya 'ancak' gibi kelimeler sartetmeden kabul edin.
Anti - Stres önerisi: Gökyüzünü sembolik olarak yakalayın. Bunun için ayakta durun ve sanki gökyüzünü yakalamak istiyormuş gibi ellerinizi başınızın üzerinde uzatın.

yazi: emailime geldi
resim: http://www.stress.utwente.nl

Saturday, March 25, 2006


Gökkuşağı gibi gülümse.
Aşkın bir adı hüzünse, öbür adı mutluluktur.
Yarısı zorluksa, diğer yarısı rahat bir soluktur.
Bir gün yüreğin kanadığında, biri ağlar ise
“O” gerçek dostundur.
Dostlarınla öyle yaşa ki,
düşman olduğunda hakkında söyleyecek sözleri olmasın.
Düşmanlarınla öyle yaşa ki,
dost olduğunda yüzün kızarmasın.
Kucaklamaya kollarının yetmeyeceği bir ağaç,
bir tohumla başlar.
En uzun yolculuklar bir adımla başlar.
Gerçek sevgiler ise küçük bir tebessümle başlar
Değer verdiğin insan sana değer vermiyorsa,
bırak kendi değeriyle kalsın.
Lüzumsuz şeylerin peşinden koşan, lüzumlu şeyleri kaçırır.
Gülü öyle bir sevmelisin ki,
soranlara “dikeni yok” diyebilmelisin.
Dal rüzgârı affetmiştir, ama kırılmıştır bir kere.
İnsanları çılgına çeviren şey; bugünün deneyimi değil,
dün olan bir şey için pişmanlık duymak
ve yarının getireceklerinden korku duymaktır.
Geldiğin zaman boşlukları dolduran değil,
gittiğin zaman yeri doldurulamayan ol.
Dostlar ırmak gibidir. Kimi zaman suyu az, kimileyin çok…
Kiminde ellerin ıslanır yalnızca,
kiminde ruhun yıkanır boydan boya.
Hayatın en güzel anı her şeyden vazgeçtiğiniz zaman,
sizi hayata bağlayan biri olduğunu düşündüğünüz andır.
Karamsar olmak zor değil,
zor olan çılgın bir fırtınadan sonra,
gökkuşağı gibi gülümseyebilmektir.
resim : Mehmet Hamurkaroglu.
yazi: emailimden sahibini bilmiyorum.

Wednesday, March 22, 2006

Gormeyenler icin sen de bir kitap oku!!!


Merhaba
Bugun sizlerle paylasmak istedigim
bir konu var, bu konuyu Yemekbiz
blogunda da gundeme getirdim.

Görmeyenler için sen de bir kitap oku!

Bu konuda hareketi baslatan sevgili
Binnur, bu konu ile bir blog hazirlamis,
bende buradan duyurmak istedim.
Blogun ismi Onlara Kitap Oku.
Evet detayli tum bilgiler bu blogda mevcut,
daha fazla bilgi icin Ekmek Kokusu blogunu
ziyaret edebilirsiniz.Boyle bir girisim icin blog dostumuzu
kutluyorum.Diger blog dostlarininda bu harekete yardimci
olmalarini diliyorum.

Monday, March 20, 2006

Uzgunum


Evet, uzgunum.
Cunku 89 kg ya dusmeyi beklerken 91.5 kg ya ciktim.
Kabahatli benim, yuruyuslerim aksadi. Turkiye'den
misafirim var, degisik lezzetler yapinca tatmadan yemeden
olmuyor, bu ara surekli tatlimsi seyler arayisindayim.
Kendimi tutmasam dunyayi yiyecegim sanki, bir an
o duruma geliyorum. Hemen suya sariliyorum o an.
Ama bu aksam dondurmali irmik tatlisini yedikten sonra
aa ben ne yedim yahu dedigimi kendi kulagim bile duydu.
Baharda beni bunaltiyor sanirim, yurumeye baslasam,
oyle guzel olacak ki...
Sizleri seviyorum,. Obezanne 85 kg bana hayal gorunuyor
su an. Ama seni tum gucumle destekleyecegim arkadasim.
Sevgilerimle.

Friday, March 17, 2006

@@ ISTE BU HAFTANIN YILDIZI@@

Merhaba

Tum diyet kardesleri bu hafta yogun bir hafta icinde idi.
Herkes baharinda verdigi bir cosku ile yediklerine
dikkat etmeye basladi, ama kimilerimiz cok cok iyi
durumda bu hafta. Adaylarimiz icinde bu hafta one
cikan diyet kardesimiz sevgili Caloricolic oldu.

buyuk bir azimle devam etti ve eminim ki bundan sonrasida
gelecek, tebrik ediyoruz seni sevgili Caloricolic.
Diger diyet kardeslerim hadi haftaya bir gayret bende dahil.
Hala 89 a dusemedim, ben 90 da tikandim kaldim. Yeniden
hizlandirmaliyim bu isi, misafir olunca evde zor oluyor.
Kilo almamaya ozen gosteriyorum vermeye degil :)))

Onumuzdeki hafta icin ev sahipligini sevgili Aysel' e devrediyorum.
Hepinizi cok seviyorum. Iyi bir hafta sonu gecirmenizi diliyorum.

Tuesday, March 14, 2006

Bir Bahar Aksami

Merhaba
Bugun aksam eve geldigimde henuz hava kararmamisti.
Bahceyi sularken bir ugur bocegi kondu koluma.
Cocuklugum aklima geldi birden,
Ugur bocegi bize kondugunda bir dilek tutardik,
kisa sure icinde ugur bocegi havalanirsa
kondugu yerden dilegimiz olacak diye
sevinirdik.
Hatta benim cocuklugumda bir banka
ugur bocegi seklinde kumbara vermisti,
sanirim annem hala sakliyordur onu:))
Bende cocuklugumda yaptigim gibi
bu aksam bir dilek tuttum,
bir sure bekledim.
Ugur bocegim uctu.
Icimde bir huzur, mutluluk birakarak.
Ugur bocegimin ardindan da
bu sarkiyi soyledim.
Bir Bahar Aksami

Bir bahar aksami rastladim size
Sevinçli bir telas içindeydiniz
Derinden bakinca gözlerinize
Neden Basinizi öne egdiniz?
Içimden uyanan eski bir arzu
Dedi ki yillardir aradigin iste bu
Simdi soruyorum büküp boynumu
Daha önceleri neredeydiniz?

Yahya Kemal Beyatli
resim: Mehmet Hamurkaroglu'na ait.

Sunday, March 12, 2006

@@Haftanin Parlayan Yildizi@@

Bu haftanın parlayan yıldızını seçmek için ev sahipliği bana düştü.
Gelelim kurallara Nilay'ın yazdığı şekilde aynen yayınlıyorum...

1. Bu tatlı, çekişmeli bir YARIŞMADIR.
2. Haftalık düzenlenecektir.
3. Amaç, aramızda zevkli bir rekabet ortamı yaratmaktır.
4. Haftanın parlayan yıldızı seçilen arkadaşımız 3 hafta boyunca
tekrar seçilemeyecek ama oyunu kullanabilecek.
5. En azimli, diyetinde en ısrarlı, egzersizinde devamlı ve
o HAFTA kilo kontrolünde en başarılı olan arkadaşımız
hepimizin oylarıyla seçilip haftanın parlayan yıldızı olacak.
6. En çok oy toplayan haftanın parlayan yıldızı olacak.
7. Oylamalar, yorumlarla yapılacak. Etkinliğin ev sahibi,
PAZARTESİ günleri HAFTANIN PARLAYAN YILDIZI adı
altında bir post yayınlayacak. Ve oylamalar sadece bu posta
bırakılan yorumlardan oluşacak.
8. Parlayan yıldız olmak isteyen arkadaşlarımız, cuma ya
da cumartesi günleri ve persembe günü olmak üzere iki
ayrı post ta kilosunu gösteren birer resim yayınlayacaklar.
Kendisini göstermek istemeyen, sadece basküldeki rakamı
gösterebilir.
9. Ev sahipliği her cuma ya da cumartesi başkasına devredilecek.
10. Haftanın yıldızı cuma gününden bir dahaki perşembeye kadar,
haftanın parlayan yıldızı ünvanıyla dolaşabilecek.
Yıldız ünvanı her cuma başkasına devredilecek.
Hadi bakalim bol sans...

Bu guzel ciceklerin resmi Mehmet Hamurkaroglu tarafindan
cekilmistir, Ankara Cumhuriyet Lisesi mezunlarindaniz.
Blogumda resimlerinden ornekler verebilecegimi soyleyince
cok sevindim, tekrar tesekkur ederim kendisine.
Mehmet agabeyin resimlerini gormek isterseniz:


www.treklens.com/members/hamurkaroglu/photos/
www.trekearth.com/members/hamurkaroglu/photos/
www.treknature.com/members/hamurkaroglu/photos/

http://community.webshots.com/user/hamurkaroglu

Thursday, March 09, 2006

Sevgi Tatlisi

Merhaba
Biz diyet yapan dostlar icin kilo aldirmayan bir tatli
tarifini paylasmak istedim bugun.
Sevgi Tatlisi:))
MALZEMESİ

1 adet lekesiz gönül
1 adet açık yürek
500 gr güler yüz
250 gr tatlı dil
100 gr hürmet
1 çorba kaşığı sevgi
1 çay kaşığı hoşgörü
1 su bardagi iyi niyet
1 olcek durustluk
goz karari saygi

HAZIRLANIŞI
Gönülü duygu tasına atıp güler yüz ile karıştır
Yumuşatılmış tatlı dili üzerine ilave ederken,
Sevgi ve saygıyı üzerine ince ince üzerine ekle.
Hürmet, iyi niyet ve hoş görüden meydana gelen

Şurubu buna kat.
Samimiyet ölçüsünde parçalara bölerek
Dürüstçe hayata diz ve yüreğinde pişmesini bekle
Yüreğinde pişirdiğin bu sevgi tatlısını,
Karnın acıkınca değil, RUHUN ACIKINCA YE.

AFİYET OLSUN……...

Wednesday, March 08, 2006

kadinlar gunumuz kutlu olsun

Bu cicekler sizlere kendi bahcemden...
Sadece bir gun anilmak istemiyoruz, dunyanin her yerinde caresizlik icinde binlerce kadin var,onlarinda hergunu mutlu, saygin gecsin diye umut ediyorum bende.Kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olmak yolunda verdiği savaşın temsili başlangıcı 8 Mart 1857 yılında Amerika' edildi.
Bu gün bir Dünya Kadın Günü olmasını sağlayan tarihteki bazı önemli kilometre taşları:
1857 New York: kadınlar 12 saatlik günlük çalışma saatine, düşük ücrete karşı yürüyüşler yaptılar. Polis tarafından dağıtıldılar.1908 New York: 15.000 kadın daha kısa çalışma saati, daha iyi gelir ve oy hakkı için yürüdü. Doğum izni istediler. Kullandıkları slogan "Ekmek ve Gül " idi. Ekmek yaşama güvencesi, karın tokluğunu, gül ise daha kaliteli yaşamı simgeliyordu.1909 İlk Kadın Günü 28 Şubat ta kutlandı. Avrupa'daki kadınlar da Şubat ayının son pazar gününü Kadın Günü olarak kutladı.1910 Clara Zetkin isimli bir Alman sosyalist kadın, kadın Sosyalist Enternasyonalinde Dünya Kadınlar Günü olmasını önerdi ve kabul edildi.1911 Kophenag kararından sonra ilk kez 19 Mart ta Avusturya, Danimarka, Almanya ve İsviçre de kutlandı. Yüz binlerce kadın ve erkek değişik aktiviteler yaptılar. Oy verme, seçme seçilme hakları yanısıra meslek edinme ve mesleki eğitim görme haklarını istediler.Bu kutlamalardan 2 hafta sonra Triangel yangınında 140 kadın öldü. Bu olay Amerika çalışma kurallarını büyük ölçüde etkileyen bir yere sahiptir.1917 Rus kadınlar " ekmek ve barış" için grev yaptılar. Yaşam koşullarının kötülüğünü protesto ettiler. Bu olay 8 Mart ta olmuştur ve daha sonra bütün Avrupa ülkeleri tarafından da kabul görmüştür.1977 Birleşmiş Milletler Genel Kurulu Kadın Hakları ve Dünya Barışı Günü olarak 8 mart'ı kabul etti.

Saturday, March 04, 2006

Bahar Geldi.


Bahar geldi, icimizde bunu hissedebiliyoruz cogumuz. Benim yasadigim yerde yaz geldi desem sanki daha dogru olacak sicaklik 30 C lere cikiyor gun icinde.
Baharin gelisi ile sigara icen dostlara yazmak istedim. Sevgili esimde dahil. Gelin sigara icenler bu bahar bu zehirden kurtulun. Yasadigim ulkede sigara icmeyenlere gosterilen saygidan cok mutluyum ben. Sigara icenlerin dislandigi bir toplumda olmak bana gore guzel, gerci sigara icenler bundan hosnut degil ama, pasif icici konumundan kurtuluyoruz cunku.

Kanser başta olmak üzere bir çok hastalığın baş sorumlusu olarak gösterilen sigara, 2005 yılında 10 bin 500’ü pasif içici olmak üzere yaklaşık 112 bin kişinin ölümüne yol açmis.
Sigarayla Savaşanlar Vakfı Başkanı Ubeyd Korbey, dünyanın en tehlikeli bağımlılık yapan maddesi olarak kabul edilen sigaranın her yıl milyonlarca kişinin ölümüne neden olduğunu vurguluyor. Ölümden kurtulan milyonlarca kişinin ise sakatlık ya da hastalıklarla uğraşmak zorunda kaldığını vurgulayan Korbey, tüm uyarılara karşın Türkiye’de binlerce çocuğun aralarında bulunduğu 25 milyondan fazla kişinin sigara kullandığını söyledi.
Kanser başta olmak üzere birçok hastalığın baş sorumlusu olarak gösterilen sigaranın 2005 yılında da can almaya devam ettiğini belirten Korbey, şunları kaydetti:
“Geçen yıl 10 bin 500’ü pasif içici olmak üzere toplam 112 bin kişi sigara yüzünden öldü. Pasif içicilerden bin 500’ünü ise bebekler oluşturuyor. Aynı yıl trafik kazalarından ölen kişi sayısının kesin olmamakla birlikte yaklaşık 3 bin olduğundan bahsediliyor. Buna göre, geçen yıl sigaraya verilen kurban sayısı, trafik kazaları sonucunda ölenlerin yaklaşık 37 katına ulaşıyor. Bu çok ciddi bir rakamdır. Pasif içicilerden ölenler bile trafik kazalarında ölenlerden fazla.
Korbey, evde sigara içilmemesi konusunda tiryakilerin de artık bilinçlenmesi gerektiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:“5 yaşından küçük çocuğun olduğu evde sigara içmek, cinayet işlemek ya da toplumda havaya ateş açıp birini vurmakla aynıdır.
Bugün kadınların sigara içme oranı da ciddi boyutlara ulaştı. Örneğin, son yıllarda kadınlardaki akciğer kanseri oranı arttı. 1988 yılında kadınların sigara içme oranı erkeklerin dörtte biriyken, bugün bu oran ikide bir haline dönüşmüştür. Buna bağlı olarak sigara yüzünden sayısı bilinmese de bebek düşüklüğü ve eksik kilolu doğum önemli oranda arttı.”

Haydi sevgili dostlar eger sigara iciyorsaniz paketinizi savurun bir tarafa, sigara icin harcadiginiz
parayi bir kenarda biriktirip ihtiyaci olanlarla paylasmaya ne dersiniz ?

Sevgilerimle.

kaynak: http://www.ntvmsnbc.com/news/359225.asp
resim:
www.dbiconference2007.asn.au

Thursday, March 02, 2006

Dont date him girl!!!!



Dun aksam haber kanallarinin birinde gordum,
bu sitenin tanitimini. Capkin bay
ve bayanlari listeleyen bir web sitesi.

Cok komik ve ilginc geldi bana.

Uyelik bedava imis... Linke tiklayin gorun.

http://dontdatehimgirl.com/home/index.html

not: $ 256 milyon dolar cikmadi bize, uzgunum.

Wednesday, March 01, 2006

Yeni bir yas...


Yeni bir yasa girerken... Yeni bir bahar baslangici.

40'li yaslarda yukari dogru tirmanisa gectim. 40 olayim derken
birkac sene once simdi baktim 42 olmusum. Amerikan Ruh Sağlığı
Derneğinin raporuna göre yeni yasa girerken kadınların en sık aldığı
yeni karar 'zayıflamak', erkeklerinse 'sigarayı bırakmak'.
Hurriyet gazetesinde Dr. Serdar Günaydın'in bir yazisinda soyle yaziyordu.

" 20'li yaşlar yaşama daha sağlıklı bir şekilde bakılan
yıllardır sanki.
Eski hareketlilik kalmaz ve geleceğe dönük planlar yapılır.
Artık aşklar daha uzun sürelidir. Henüz evlilik olmasa bile
en büyük hedeflerinden biri çocuk sahibi olmaktır.

30’lu yaşlarda kişiler gerçek kimliğini bulmuştur.
Toplumdaki yerini belirleyen ve tam olarak ne
olduğunun bilincinde olarak yaşamdan zevk almaya
bakar. Yaşamdaki en önemli kararlar bu dönemde alınır.
30'lu yaşların sonlarına gelindiğinde ise orta yaş
sendromu baş gösterir.
Dış görünüş beğenilmemeye başlanır. Yüzde belirmeye
başlayan kırışıklıklar ve fazla kilolar sorun olarak görülür.

40 yaşındakilere tamamen olgunlaşmış diyebiliriz.
Ne yaptığını bilir, çevresini çok iyi tanırlar. Artık kendi
değer yargılarına ve kendi gerçeklerine göre yaşarlar.
Geçen her gün kişi için büyük önem taşır.
Evliliklerde ayrılıklar genellikle bu yaşlarda yaşanıyor
dikkatinizi çekeriz.
Yaşlılık ve yalnızlık korkusunu da yabana atmamalı.

50'li yaşlara gelindiğinde ise kişi artık daha huzurludur.
Ailesine ve çevresine karşı daha anlayışlı olur.
Vaktini sevdiği insanlarla birlikte geçirmeye çalışır.
Eğer büyükanne, büyükbaba olunmuşsa bakış açısı
daha da değişecektir. Bu süreçte kişiler çok hoşgörülü
ve sevecen olurlar.

60'lar daha çok aileye bağlanma yaşlarıdır. Çocuklar
ve torunlarla zaman geçirilir, onların memnuniyeti için
uğraş verilir.Günlerin huzur ve mutluluk içinde geçmesi
hedeftir. Eşler birbirlerine her zamankinden daha çok
bağlıdır ve bu nedenle de birbirlerine destek olurlar.
Yeni ilgi alanları bulunur, bu yönde aktiviteler gösterilir."


Benimde hedefim yine zayiflamak tabi ki. Sizlerle birlikte bunu
basaracagim.

Sevgilerimle.

resim: ashampoo pictures